Elektrik alanının gittikçe gelişim gösterdiği 1800’lü yıllarda bilim ev aydınlatmasında da elektrikten faydalanma yöntemlerini araştırma çalışmalarına başlamıştı.
1878 yılında Joseph Swan, 1879 yılında ise; Thomas Edison bu araştırmaların sonucu olan ampul fikrinin temellerini atan isimler oldu. Bugün, hayatımızın hemen her alanında kullanmakta olduğumuz modern ampullerin çalışma prensibi ise; Thomas Edison’un ortaya çıkarttığı ampul fikriyle neredeyse aynıdır.
Ampülde Bulunan Malzemeler
- Isınma sebebiyle ampulün oksijen ile temas ederek yanmasını önlemek amacıyla kullanılan havası boşaltılmış, cam bir dış kap.
- Azot ya da argon gibi yanıcı özelliği bulunmayan gazlar.
- İletken bir tel parçası da diyebileceğimiz, tungsten filaman. Tungsten kullanılmasının sebebi, bu metalin yaklaşık 3422 °C erime sıcaklığına sahip olmasıdır.
- Elektrik akımının tungsten filamana taşınmasına yardımcı olan bakır nikel teller.
- Filamanın sabit ve aynı zamanda da düzgün bir biçimde durmasını desteklemek amacı ile kullanılan destek telleri.
- Filaman ve bakır nikel telleri tutması amacı ile kullanılan cam dayanağı.
- Biti tabanın yanında, diğeri ise tabanın altında bulunması gereken elektrik temas noktaları.
- Ampulün kullanılacağı yere montajı amacına hizmet eden vida başlığı.
Ampulün Çalışma Prensibi
İlgili malzemeler doğru bir biçimde bir araya getirildiğinde ve ampule elektrik akımı verildiğinde; elektrik temas noktasından gelmekte olan akım, bakır ve nikel teller aracılığı ile filamana ulaştırılır. Filamanda bulunan ince teller ise, elektrik akımına tüm gücü ile direnir ve telin ısısı takriben 3000 °C’ye kadar çıkış göstererek ısınan her şey gibi radyasyon yaymaya başlar. Bu aşırı ısınma neticesinde de elektrik enerjisi, ısı ve ışık enerjisine dönüşümünü tamamlayarak etrafa gözle görülür nitelikte bir aydınlık yayar.
